MİLAS TARİHİ
Milas Anadolu’nun güneybatısında yer alır ve Muğla’nın bir ilçesidir. İlçenin doğusunda Kurukümes Dağı, Akdağ ve Marçalı dağları, batısında Mandalya Körfezi ile Bafa gölü, kuzeyde Beşparmak dağları ve Çomakdağı, güneyinde ise Gökova Körfezi ile Bodrum Yarımadası gibi doğal sınırlarla çevrilidir[1].
İlçenin ekonomik faaliyetlerini oluşturan öğeler şunlardır: zeytincilik, tütün, pamuk, susam, hububat, hayvancılık, balıkçılık ve arıcılık[2].
Ayrıca Milas’ta zımpara, mermer, feldspat, boksit, demir, kükürt ve linyit kömürü bulunmaktadır[3].
Milas’ın tarihini ve tarihi eserlerini anlatmak ise olası değil. Çünkü öylesine zengin ki, tarihi değerler açısından gidip görmek gerek.
İlk çağlardan günümüze dek pek çok uygarlık yaşamış, tarihte iki kez başkentlik yapmış bir kenttir. Sırasıyla: Karia, Roma, Bizans, Selçuklu, Menteşe beyliği ve Osmanlı Uygarlıklarını yaşamıştır. Kayra ve Menteşe beyliklerine başkentlik yapmıştır. İlçenin ismi 3500 yıldan beri hiç değişmeden günümüze dek gelmiştir. Kentin kurucusu: Byzantionlu (İstanbul) Stephanos’un anlattığı efsaneye göre, Ege’de Ailoia adasında oturan ve yöneticisi rüzgârlar tanrısı Ailos’un soyundan gelen Mylassos’tur[4].
Milas ilçe sınırları içinde 27 antik kent kalıntısıyla yurdumuzun en zengin ilçesidir. Aynı zamanda dünyanın da arkeolojik değerleri açısından en zengin bölgesidir. Bugün bu antik kentlerden İasos, Labranda, Heraklie ve Euromos özelliklerini koruyan gezip görülebilecek ören yerleridir[5].
Milas’ta baş tanrı Zeus’a üç değişik adla tapınılırdı. Bunlar: Zeus Osoga, Zeus Labrandos ve Zeus Karios.
Milas İ.S. 5. yüzyılın ikinci yarısında Osia Kseni adında bir azize yaşamıştır. Asıl adı Eusobia olan bu azizenin Roma’nın tanınmış bir ailesine mensup olup Hazreti İsa’ya büyük bir sevgi duymaktadır. Azize bölgede Hıristiyanlığın yayılması için çalışmış ve öldüğünde şehrin güney doğu kapısı yanındaki Skenios denilen yere defnedilmiştir.
1900 lü yılların başında 300 aileden oluşan bir Yahudi topluluğu Milas’ta yaşamını sürdürüyordu. Yahudilere ait bir havra binası bulunuyordu. Yahudiler 1950 yılından itibaren Milas’tan ayrılmışlar. Kimi İzmir’e, kimi İsrail’e ve bazıları da başka ülkelere göç etmişler. Bugün Milas’ta Milas Belediyesi tarafından koruma altına alınan bir mezarlık bulunmaktadır.
Milas geçmişte farklı kültürlerden, farklı inanışlardan insanların bir arada barış içinde kardeşçe yaşadığı bir kent olmuştur.
Milas’ın güneybatısında, Sodra dağının eteklerindeki Yahudi Mezarlığının hemen yanında yer alan Gümüşkesen Mezar anıtı, ilkçağlardan günümüze kalabilen tek mezar anıtıdır.
Milas’ta yüzünüzü ne tarafa döndürseniz geçmişi görürsünüz. Kaya mezarları, mabet kalıntıları, su kemerleri, camiler, hanlar, hamamlar ve Milas evleri etrafınızı çepeçevre sarmış, mutlaka sizi bekliyordur. Tarih ve doğa ile iç içe yaşayan başka bir kent bulamazsınız.
Milas müzesinde zengin tarihi eserler teşhir vitrinlerinde kronolojik bir sıra içinde sergilenmektedir.
Milas zengin bir folklora sahiptir. Muğla zeybek kültürü en iyi şekilde Milas’ta yaşanır ve yaşatılır. Oğlan düğünlerinin ve sünnet düğünlerinin vazgeçilmez bir unsuru olan ve aynı zamanda zeybek havalarını, ezgilerini seslendiren davul zurna ustaları hep Milas’ın Dibekdere köyünden yetişir.
Milas’ın kültürel yaşamında ve folklorunda Çomakdağ yöresinin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çomakdağı kadınları: rengârenk giyimleri ve kuşamlarıyla, alınlarında sıralanan ve “sandıklı” olarak adlandırılan 30 çeyrek altının bir araya gelmesinden oluşan “tura” ile başlarına taktıkları çiçeklerle geleneksel kültür unsuru olarak karşımıza çıkarlar. Çomakdağ köyleri ve insanları: yaşam biçimleriyle, örf ve ananeleriyle her zaman ilgi çekmişler ve pek çok televizyon çekimine de ev sahipliği yapmışlardır.
Milas, kendine has şive ve ağız özellikleriyle de oldukça zengindir.
MİLAS ŞİVESİNE BAKIŞ
Şive, bir dilin zaman içinde farklı bölgelerde gelişip değişmesiyle birbirinden farklılaşması sonucu oluşan iki dilin yakınlığını belirtmek için kullanılan terimdir.
Gelin Milas şivesinde şuanda da varlığını sürdüren yöresel kelimelere bir göz atalım:
annacında = karşısında | annacında = karşısında |
akideş = arkadaş | akideş = arkadaş |
akırba = akraba | akırba = akraba |
acıktan = birazdan | acıktan = birazdan |
baça = bahçe | baça = bahçe |
baken = bakayım | baken = bakayım |
biyo = bir defa | biyo = bir defa |
çininde = omzunda | çininde = omzunda |
cevcev = havanın sıcak zamanı | cevcev = havanın sıcak zamanı |
cavır = gavur, yaban | cavır = gavur, yaban |
azmak = su birikintisi | azmak = su birikintisi |
barbar = beraber | barbar = beraber |
bılla = abla | bılla = abla |
bısat = çamaşır | bısat = çamaşır |
böyün = bugün | böyün = bugün |
camız = manda | camız = manda |
dilbar = güzelim | dilbar = güzelim |
dinelmek = ayakta durmak | dinelmek = ayakta durmak |
dığan = tava | dığan = tava |
deyon = diyorsun | deyon = diyorsun |
dalgan = ısırgan otu | dalgan = ısırgan otu |
endeki = şuradaki, elindeki | endeki = şuradaki, elindeki |
engastan = yalandan | engastan = yalandan |
fuzuli = gereksiz, lüzumsuz | fuzuli = gereksiz, lüzumsuz |
fıydırmak = attırmak | fıydırmak = attırmak |
galan = gayri | galan = gayri |
gönenmek = güle güle oturmak | gönenmek = güle güle oturmak |
gaari = yeter, tamam | gaari = yeter, tamam |
ganare = yaramaz, haylaz | ganare = yaramaz, haylaz |
garmak = karıştırmak | garmak = karıştırmak |
galgımak = zıplamak | galgımak = zıplamak |
gidişmek = kaşınmak | gidişmek = kaşınmak |
hotraf = fotoğraf | hotraf = fotoğraf |
horeye = buraya, şuraya | horeye = buraya, şuraya |
ırlanmak = kıpırdamak | ırlanmak = kıpırdamak |
illen = leğen | illen = leğen |
ilenmek = beddua etmek | ilenmek = beddua etmek |
mehel = münasip, uygun | mehel = münasip, uygun |
melesbit = bisiklet | melesbit = bisiklet |
meret = sıkıntı veren, inatçı | meret = sıkıntı veren, inatçı |
merdiman = merdiven | merdiman = merdiven |
mıymıntı = çekingen, sessiz | mıymıntı = çekingen, sessiz |
naf = laf | naf = laf |
nahasın? = nasılsın? | nahasın? = nasılsın? |
peşgir = havlu | peşgir = havlu |
şavk = ışık | şavk = ışık |
tara = odun kesen alet | tara = odun kesen alet |
töbosun = yemin olsun | töbosun = yemin olsun |
tingildemek = sallanmak | tingildemek = sallanmak |
ünlemek = seslenmek, çağırmak | ünlemek = seslenmek, çağırmak |
yaygı = minder | yaygı = minder |
yazmak = sermek | yazmak = sermek |
yalım = galiba | yalım = galiba |
yümek = yıkamak | yümek = yıkamak |
zati = zaten | zati = zaten |
Bu kelimeler saymakla bitiremeyeceğimiz yöresel dildeki kullanımlardan bazılarıdır.
SONUÇ
Milas, tarihin ve doğanın buluştuğu uygarlıklar kentidir. Tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapması açısından zengin kültür ve dil birikimine sahiptir. Yörenin şive ve ağız özellikleri adeta halkının sıcaklığını yansıtmaktadır. Yukarıda da bahsettiğim üzere farklı bölgeden insanların anlayamayacağı türden kelimelerin kullanımı oldukça yaygındır ve ancak yörenin halkı tarafından anlaşılabilir. Zaten her yörenin kendine has bir şivesi ve konuşma tarzı vardır. Bu yalnızca Milas için geçerli bir husus değildir. Farklı kültürler farklı ağızlar bizi biz yapan ortak değerlerdir. Değerlerimize sahip çıkmak ve özümüzü kaybetmemek dileğiyle…
Hoşcagalıverin gari.
KAYNAKÇA
Kaynak kişiler
Deniz GÖTEPE, Milas-1970, Türkçe Öğretmeni, Doğrduğundan Milas’ta yaşamakta, Görüşme Tarihi:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder